Dostoveski Sendromu zekilerin ve sanatçıların beyinlerinin farklı çalışması sonucu ortaya öıkan durumdur. Sanat ve bilimi buna borçluyuz.
Dostoyevski Sendromu nedir? Zeki ya da deha olmak bir nevi zihinsel bir hastalık mıdır? Yani zeki olabilmek için beynimizde fazladan bazı aktiviteler mi olmlı? Zeki olma hastalığı diye bir şey olabilir mi? Zekâ türleri sadece sadece IQ’dan mı ibarettir? Her zekâ türünü belirleyen nedir?
Alman nörolog Norman Geschwind ön temporal lob epilepisisi teşhisi koyduğu bazı hastalarda, bir takım değişiklikler gözlemler. Geschwind, Yazma isteği, sanata düşkünlük, dini algılamada değişiklik, ahlak ve yargı anlayışındaki üstünlük, yaşamı farklı imgeleme ve betimleme gücü gibi özellikle ile bazı hastalar olağanüstü bir zihin seviyesine erişebildiğini bildirmiş. Geschwind, bakar ki bu özellikler Dostoyevski’de var yeni keşfine Dostoyevski Sendromu adını verir. Geschwind Sendromu da denir. 😱
Dostoyevski Sendromu Zeki Olma Hastalığı Nedir?
Yaşama evrene hangi açıdan bakıyoruz? Tek doğru bizim yaşamımız mı? İmgelediğimiz dünya aslında algıladığımız ve hayal ettiğimden ibaret değil, daha fazlası var… Biz sadece anlayamadığımız, bilmediğimiz, algılayamadığımız şeylere tuhaf davranıp uzaylı gibi davranıyoruz. Aslında sorun her zaman karşımızdakileri anlamayacak kadar dogmatik olmamızdan kaynaklanıyor. Yaşamdaki her türlü cinsel ayrımlar, nefret suçları, din-ırk ayrımları vs. yaşamı tek kanaldan algıladığımızdan kaynaklanıyor.
Dünya algısı genellikle beyindeki elektriksel faaliyetler sonrası ortaya çıkar. Dünyayı tanımlama ve anlamlandırma konusunda özellikle sanat eserleri yaratma konusunda Geschwind sendromunun (Dostoyevski sendromu) çok büyük etkisinin olduğu iddia edilir. Zeki olmak sadece IQ seviyesiyle alakalı olmadığını sözlemeye artık gerek yoktur değil mi?
Zeki İnsnaların ve Sanatçıların Beyni: Nasıl Yazar Olunur?
Nasıl yazar olunur? Zeki yazarlar, hayal güçleri inanılmaz yapıtlar ortaya çıkaran yazarlar için ilk paragrafta Geschwind sendromundan bahsetmiştim. BUrada biraz daha değişik konulara değinelim.
Einstein’ın dünyayı ve evreni algılayışındaki değişikliğin de otizmden kaynaklanan bir süper algı olduğu iddia edilir. Newton için de otistik olduğu söylenir. Newton, eski dünya belleğindeki evren görüşünü yıktı. Kütle, kütle çekimi, hareket yasaları, evrensel çekim, kalkülüs… Dehaların özellikle sanatçıların beyinlerindeki farklılıklar, farklı sinirsel bağlantılar yaşamı ve evreni daha farklı görüp, sanat eserlerini oluşturmalarına neden olduğu da sıkça dile getirilir.
Yaşam algısını en iyi örnekleyen H. G. Wells’in Körler ülkesi romanıdır. Körlüğün ne olduğunu bilmeyen ve yaşamlarını harika bir şekilde devam ettiren bu halk bir gün genç bir dağcının kaza geçirerek bu topluluğu keşfetmesi ile ilginç bir hal alır. Dağcı genç Nunez, bu topluluğun arasına düşünce onlara kör olduklarını ve yaşamın güzelliklerini göremediklerini söyleyince onlar.
Nunez’e delirdiğini söylerler. Körlük diye bir şey olmadığı gibi, renk, ışık, karanlık, güneşin doğuşu gibi kavramlar da deli saçmasıdır. Nunez, körlerin algıladığı dünyayı küçümser ona göre körler ülkesinin bireylerine gerçek yaşamın öğretilmesi gerekirken; Körler Ülkesinin bilgelerine göre de Nunez hastadır ve halusünayson gören hastadır ve buna neden olan da gözlerinin fazla çıkık olması ve göz kapaklarının fazla hareket etmesidir. Tedavisi ile gözlerinin bıçakla oyulmasıdır. O zaman Nunez sağlığına kavuşacaktır.
Algı, Zeka, (Zihin) Nasıl Geliştirilir?
Dostoyevski Sendromu da H. G. Welss’in romanı da bize yaşamı nasıl algılarsak gerçekliğimizin o olduğunu gösteriyor. Yaşam algımızı geliştirmek için beynimizde yeni yollar açmamız gereklidir. Her yaşam kendi içinde gerçektir. Bir yaşamı anlamamak sadece bizim bakış açımıza göre yanlıştır.
Gerçeklik, algılarımız, sanat, yaşamı ve evreni yorumlama biçimimiz tamamen zihinsel bir süreçtir. Belki de yaşamı bize en iyi betimleyen ve sanatta harikalar yaratan insanların beyinleri farklı bir şekilde çalışmasaydı, yaşam daha tek düze olacaktı ve bakış açımız sonsuza dek aynı kalacaktı… Belki de yaşamı farklılıklara borçluyuz… En zeki insan galiba yaşamı, evreni en iyi anlayan ve hiç bir insanı, canlıyı, cansız varlıkları dışlamadan büyün varlığı ve bütün çeşitli düşünceleri ve yaşamları bir bütün olarak kabul eden insandır.
Okuma Listesi ve Kaynakça:
- Oliver Sacks, Marsta Bir Antropolog
- Oliver Sacks: Sesleri Duymak
- Oliver Sacks: Müzikofili
- Oliver Sacks: Karısını Şapka Sanan Adam
- H. G. Wells, Körler Ülkesi
Yorumlar