Aşkını yıllarca bekleyen, dünya savaşı, gurur, aşk, sosyal sttaü atlama arasında bir genç adamın öyküsü.
Geçmişe Yolculuk Stefan Zweig Kitap Özeti İncelemesi. Zweig öykülerini çok sevdik biliyorum. Avusturyalı yazar galiba insan psikolojisinin derinlerindeki saklı olan her şeyi söküp çıkarıyor. Aslında öyle roman okumayı, öykü okymayı seven biri değilim. Daha çok klasikler ve başyapıtlar üzerinde okumalarım var. Nedeni ise bilim üzerine okumalara daha çok vakit kalsın istiyorum.
Kitap özeti incelemesi kategorileri de bir nevi benim not defterim gibidir. Bazen üst üste onlarca kitap okuyup, daldan dala atlayınca ilk okuduklarım zihnimde canlılığını yitiyor. Ben de hemen açıp buradaki kendi özetime bakıyorum. Her neyse konumuz Stefan Zweig’ın Geçmişe Yolculuk kitabı hakkında bir şeyler yazmaktı. Sonrasında da güzel bir uyku çekeceğim.
Geçmişe Yolculuk Stefan Zweig Kitap Özeti İncelemesi
Kitabın özetine gelecek olursam. 24 yaşındaki genç bir adamı anlatır. Öykü Heidelberg’e giden bir trende başlar. Bir kadın ile erkek kendilerine yalnız kalabilecekleri birinci sınıf bir kompartıman bileti alırlar. Ama aynı kompartımanda iki avukat bu hayalleri bozar. İki sevgili birbirlerinin gözlerinin içine bakarak geçmişe giderler. 10 yıl sonra tekrar birbirlerini görmüşler ve biribirlerine dokunmak, sokulmak istiyorlardı. Yani anlatıcı bize bir aşk öyküsü anlatmaya başlar. İşin içinde Zweig olunca içi boş bir aşk öyküsü karşımıza çıkmaz tabii ki!
Genç adam bir fabrikada işe başlar. Doktor unvanı ile patentler ile ilgilenir. Fabrikanın yönetim kurulu başkanı da kendisine yardımcı ve patent sırlarını paylaşacağı bir yardımcı arra. Genç adama yeni bir iş pozi,syonu teklif eder. Genç adam, artık müdürün evinde yaşayacaktır. Bu teklife sıcak bakmaz çünkü gururludur.
Bir sığıntı gibi, zenginlerin evinde hizmetçiler ile neredeyse aynı seviyede öenmsiz biri olmak istemez. Yaşamını dah aönce burjuva çocuklarına özel ders verierek geçirken sürekli küçük düşürülmüş, hizmetçiler ile aynı seviyede muamele görmüştür.
Evin kadını ile tanışır. Bu tanışma zamanla gizli bir aşka dönüşür. Bir sığıntı gibi hissettiği evden gitmek istemez. Fakat yaşlı müdür bir teklifte bulunur. İşleri ona devretmek ister. Bütün fabrikalar da genç adamın yönetimine girecektir. Maden çıkarmak için iki yıllığına uzaklaşacaktır. Önceleri kabulş etmek istemese de kabul eder. Bu ayrılık tam 10 yıl sürecektir.
Birinci Dünya Svaşı Çıkacak ve genç adam Avrupa’ya geçmeyecektir. Gururlu, kimsin ihsanını istemeyen 24 yaşındaki bir genç sadece aşkı ile geleceği arasında değil, gururu ile hırsları arasında da kalır. İçinde bulunduğu fakir ve üçüncü sınıf bir yaşamdan sıyrılırken özgün ve kimseye minnet etmeyen bir birey olmak istemiştir. Ama karşısına aşk çıkar.
Geçmişe Yolculuk Ana Teması, Konusu
Stefan Zweig, Geçmişe Yolculuk kitabını 1920 de yazmış. En azından öyle tahmin ediliyor. Kitap 1970’lerde yazarın arşivinde bulunuyor. Birinci Dünya savaşının o korkunç halini Zweig, roman karakterinde çok hissettiryor. Kendisi zaten savaşa karşı biridir. Savaşın da işini bilmez birkaç bürokratın işi olduğunu ve uzun sürmeden biteceğini düşünen genç adam yanılır. Avrupa’da taş üstünde taş kalmaz. Bu saçmalık yani savaş saçmalığı yazarın deirnden etkiler.
İkinci Dünya Savaşı’nın korkunç katliamı, dahil olduğu Yahudi toplumuna uygulanan soykırım yazarı ve karısını çok etkiler. Zweig, dünyanın bu karışık surumu karşısında insnalıktan ümidini keserek karısı ile birlikte intihar der. Bu romanda da savaşın dehşeti sürerken bir yandan da insanlar birbirlerini, sevip sevgililerine kavuşmak için her yolu denerler. Aşk, tutku adına yazılmış akıcı bir öyküuydü. İçinde sadece sıradan saçma bir aşk macerası yoktu. Öyle olsaydı zaten kitabı okumazdım. İçinde psikoloji, felsefe barındırmayan romanlar bana genelde eksik geliyor.
- Baskı: 56 sayfa
- Okuma süresi: 1 saat
- Yayıncı: İş Bankası Kültür Yayınları
Yorumlar