İnsanlığın ortak hafızasını temiz tutmasının önemi. Kolaktif bilinç bir nevi telepatik iletişimdir
Kolektif Bilinç Nedir? Zihinsel İletişim. Kolektif bilinç nedir? Bilinçdışı bilgi, zihin paylaşımı yapılabilir mi? Zaman ve mekan sınırı olmadan geçmişteki ya da gelecekti birileri ile kolektif bilinçdışı yardımı ile düşünce ya da imaj paylaşımı yapılabilir mi? Telepati, zihin okuma, düşünce günü, kolektif bilinçdışı, psişik güçler, zihin enerjisi gibi konular bu yazının konusu.
Kolektif Bilinç Nedir? Zihinsel İletişim Zihin Okuma
Düşünce nasıl okunur? Morfogenetik (kolektif bilinç – kolektif bilinçdışı) alan nedir? Zihinsel iletişim nasıl yapılır? Telepati nedir? Carl Jung ve Rupert Sheldrake‘in fizik ile metafizik evreni; insanlar ile diğer yaşamları hatta ölmüş atalarımız ile bizi; geçmişi, şimdiyi geleceği birbirine bağlayan ortak hafıza ortak bilgi alanları tezleri vardır. Jung’a göre bu alan kolektif (bilinç) bilinçdışıdır. Sheldrak ise bu alanı morfogenetik alanlar, morfik alanlar olarak adlandırmış.
Yaşama ne ekersek onu biçeriz. Yaşama bıraktığımız her bir ruh hali ve yaşam ileride kendi ailemize ve nesillerimize birer manevi kimlik birer ( kolektif bilinç -bilinçdışı- lanlarda) bilgi birikimi olarak kalacak. Gelecek toplumlar şimdiki seçimlerimiz ile oluşacak ve gelecekteki insanın, gelecekteki dünyanın daha iyi bir yer olması için yaşama gönderdiğimiz telepatik düşünceler her zaman iyi olmalı…
Kolektif Bilinç nedir?
Niyetler iyi niyetleri tetikler. Toplu iyilikler, iyi düşünceler morfik alanda toplanır ve telepatik bir şekilde zihinden zihne aktarılır. Bir toplumun olumlu düşünmesi, yaşama olumlu mesajlar vermesi diğer insanları da etkiler. Örneğin, öfkenin ve isyanın arttığı bir yerde bu enerji morfik alanda yayılabilir.
Her canlının, insan, bitki, hayvan fark etmeksizin morfik alanı vardır. Morfik alan parçacıkları evrenin tüm bilgisini taşır. Ortak beyin, ortak düşünce ortamı gibi çalışan bu alana morfogenez de denilmiştir. Yapılan araştırmalar insan beyninin iyimser düşünmeye daha yatkın olduğunu göstermiştir. İnsanın biyolojik bedenin yanı sıra bir de ruhsal bedeninin olduğu, bedenin adeta bir enerji yumağı olduğu çakralar da diğer araştırma konularındandır. Maddeyi saran bir auradan da bahsedilir.
Düşünce Nasıl Okunur? Telepati ve Psişik Güçler
Carl Gustav Jung İsviçreli psikiyatr. Kolektif (bilinç) bilinçdışı kavramını geliştirdi. Ortak bir hafıza, bütün olayların kaydedildiği bilinçdışında paylaşılan bir alan. Biraz fantastik gelse de bir gün Jung, şizofren hastanın vizitesini yaparken hastanın pencereden dışarıya baktığını görüp hastaya ne gördüğünü sorar. Hasta güneşten bir fallusun (penis) çıktığını hareketi ile de rüzgarın oluştuğunu söyler. Jung yıllar sonra İran Mitraizmi ile ilgili bir kitapta aynı simgesel anlatımı görünce. Hastanın bu imgesel görüntüyü kolektif bilinçdışı alanda gördüğü kanısına varır. Hastanın bu kitabı ya da bu kültü bilmesinin de imkanın olmadığını Jung belirtmiş.
Evrenin temelinin bilgi olduğu konusu bilimin ana konusudur. Bu bilgi ve insanların olumlu, olumsuz duyguları morfik alanlarda mikro ve makro kozmosta birbirlerine bağlanırlar, iletişime geçerler. Morfik rezonanas hipotezine göre canlılar geçmişteki davranışlarını, bilgilerini, duygularını sonraki canlılara da bilgi olarak bırakırlar. Uzay-zaman içinde uzaktan telepatik bir etki söz konusudur. Atom altı parçacıklardan, maddenin temelindeki sicimlere kadar uzanır morfik alanlar ve evreni kuşatmıştır. Hatta kütle çekim alanlarının farklı evrenlerden bilgi taşıyabileceği konusu da vardır, her ne kadar bilimkurgu gibi görünse de…
Bilinçdışı Düşünce Paylaşımı
Yaşama ektiğimiz her bir bilgi, her bir düşünce biz farkına varmasak da evrenin ortak hafızasında kaydediliyor. Bu kayıt olumlu ve sevgi içeren mesajlar ise yaşam daha iyi bir yer haline gelecektir. Hani bazen bir fikir belirir aklımızda ve bir bakarız fikrimizi ortaya sunar sunmaz ya da aklımızdan geçirir geçirmez başkalarının da aynı şeyleri ortaya attığını görürüz. Bazen birinin sevdiği bir şarkı bazen bir video hızla yayılır. Bunun sebebi morfik alan olabilir mi?
100. Maymun Deneyi
Konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm bir deneyden bahsetmek istiyorum: Koshima Adası’nda 1952 yılında bilim insanları maymunlarla bir deney yapıyorlar. Kumlara maymunların beslenmesi için patates bırakıyorlar. Fakat maymunlar patatesler kumlu olduğu için yerken zorlanıyorlar. Daha sonra on sekiz aylık İmo adındaki maymun patatesleri yıkamayı ve kumdan temizlemeyi öğreniyor diğer maymunlara da öğretiyor. 100. Maymun da patates yıkama işini öğreniyor.
100. maymun fenomeninde en ilginç olanı diğer adalarda birbirleri ile bağlantısı olmayan maymunların da patatesleri yıkayarak yemeyi keşfetmiş olmalarıdır. Bu olay, sayıların ya da belli bir sayıya ulaşınca ortaya çıkan enerjinin ve bilginin diğer maymunlarla morfik alanda iletilmesi de olabilir. İyi duygular iyi duygularla, kötü duygular kötü duygularla rezone olur.
Yorumlar